Türkiye’nin bir kez daha derin bir acı ile sarsıldığı bu bayramda, mutlu olması beklenen bir gün, Dilan’ın trajik ölümüyle karardı. Yıllardır süren evliliğinde yaşadığı sorunları geride bırakıp bayram sevinci yaşamak için hazırlanan Dilan, kocası tarafından katledilerek, tüm sevdiklerini tarifsiz bir acıya sürükledi. Bu olay, yalnızca bir bireyin değil, bir ailenin, hatta bir toplumun bayramını karartmış durumda. Türkiye, kadına şiddet konusundaki kaygı verici durumuyla bir kez daha yüzleşiyor.
Her yıl bayramlar, sevgi, kardeşlik ve hoşgörü duygularının ön plana çıktığı özel günlerdir. Ancak bu yıl, Dilan’ın ilginç ve bir o kadar da trajik hikayesi, bayram sevinçlerini gölgeleyecek şekilde gündeme geldi. Bayram sabahı, herkes sevdikleriyle bir araya gelmenin mutluluğunu yaşarken, Dilan bir kâbusa uyandı. Saatler geçtikçe, husumetlerin ve kıskançlıkların neler doğurabileceğine dair bir kez daha gözler önüne serildi.
Dilan, evli olduğu adamla uzun süredir sağlıksız bir ilişki sürdürüyor; zamanla bu ilişki, koca tarafından uygulanan şiddetle de sıkça anılmaya başlamıştı. Dilan, ailesine ve dostlarına bu durumu sıklıkla dile getirmiş, ama bir türlü çözüm bulamayarak çaresizlik içinde kıvranıyordu. Bayram sabahı, daha önceden yaşanan tartışmaların sonucunda gelinen noktada, sabah kahvaltısının ardından meydana gelen olay, Dilan’ın yaşamına mal oldu. Eşinin öfkesine hedef olan genç kadın, kurtulmak için daima bir çıkış yolu aramış ama sonunda hayatta kalma mücadelesi kaybedilmiş oldu.
Dilan’ın trajik ölümü, yalnızca onun hayatını değil, tüm bir toplumun bilinçaltındaki kadına karşı şiddet algısını da sorgulatıyor. 2023 yılında Türkiye, kadına karşı uygulanan şiddet ve cinayetlerin sayısında artış göstermeye devam ederken, bu tür olayların ardındaki nedenlerin derinlemesine incelenmesi gerekiyor. Dilan’ın hikayesi, gözyaşlarıyla dolu onlarca kadının hikayesinin yalnızca bir örneği. Ülkenin dört bir yanındaki kadınlar, fiziksel ve psikolojik şiddetle mücadele ederken, Dilan’ın ölümü, dikkatleri bir kez daha kadına şiddet konusuna çekmiş durumda. “Neden bu kadar sessiz kalıyoruz?” sorusu, sosyal medya platformlarında yankı buldu ve binlerce kullanıcı #DilanİçinAdalet etiketiyle paylaşımlar yapmaya başladı.
Adaletin yerini bulması için sesini yükselten ve mücadele eden kadınlar, bu olaydan sonra Dilan için adalet istemeye başladı. Aile yakınları ve dostları, Dilan’ın yaşadığı zorlukları gündeme getirirken, olayın bir ‘kaza’ değil, bilinçli bir tercih olduğunu savunuyorlar. Dilan’ın yaşadığı bu acı dolu deneyim, kadına şiddetle mücadelede toplumsal duyarlılığın artırılması gerektiğinin bir kanıtı niteliğinde. Herkesin bayramlarla ilgili güzel bir hatıra biriktirdiği bir dönemde, Dilan’ın hatırası ne yazık ki acı bir yerde yankı bulacak.
Sonuç olarak, Dilan’ın ölümü, sadece onun değil, pek çok kadın için gerçek bir uyanış ve mücadele çağrısı olmalıdır. Kadına karşı uygulanan şiddeti durdurmak, Dilan ve onun gibi hayatları kurtarmak adına atılacak adımlar, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorumluluktur. Adaletin yerini bulması, hayatın devam etmesi ve Dilan’ın hatırasının yaşatılması adına, toplumsal dayanışma ve mücadeleye ihtiyaç var. Bayramların huzur ve mutluluk getirmesi dileğiyle, Dilan’a ve onun gibi kayıplara adalet arayışımız devam edecek.